BAYRAK OLAYI
Maraş da İstiklal Mücadelesinin il kıvılcımı Sütçü İmam Olayı oldu.
Fakat bu olaydan sonra, Fransızların desteğini alan Ermeniler, silahlanmaya başladı.
Zeytün, Fırnız, Fındıcak ve Kişifli gibi Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerden şehre gelen Ermeni çeteleri halka ateş etmeye saldırmaya başladılar.
Asayiş bozulmuştu.
Fransızların Adana eski Valisi Albay Bremond tarafından, Osmaniye Askeri Valisi Yüzbaşı Andre Maraşa gönderildi.
Ermeniler, Agop Hırlakyan Ağa’nın evinde 27 Kasım 1919 da bir balo tertiplediler.
Çok sayıda misafirin katıldığı baloda, Hırlakyanın torunu Helenayı dansa davet etti.
Oldukça çekici ve güzel olan Helena, ‘’Sizinle dans etmemekten dolayı beni mazur görünüz.
Çünkü kendimi halen esarette hissediyorum.
Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem. ‘’diyerek teklifi red eder.
Bunun üzerine kaledeki Türk Bayrağı indirilir.
Fransızların şehrin kalesindeki Türk Bayrağını indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, ileri gelenlerin tutuklanmaları, tepkileri artırır.
28 Kasım 1919 Cuma sabahı, Maraşlının kara sabahıdır.
K.Maraşlı kalede dalgalanan şanlı Türk Bayrağını göremeyince, şehirde kızgınlıklar başlar.
Savcı Mehmet Ali Kısakürek derhal kaleme sarılıp ‘’Âlem-i İslama Hitap’’ beyannamesini yazarak, şehrin muhtelif yerlerine astırır.
Halkı bayrağın indirilmesine tepki göstermeye davet eder.
Bayrağın indirilmesi karşısında Maraşlılar sessiz kalmazlar.
Cuma namazı vakti, Ulu Camide toplanan halk, ezandan sonra, Bayraksız namaz kılınmaz diye bağırır.
O esnada cami imamı Rıdvan Hoca ‘’Aziz cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir millet, hürriyetini kaybetmiş sayılır.
Hürriyet olmayan bir yerde cuma namazı kılmak caiz değildir. ‘’ diyerek dağıtılan beyannamenin doğru olduğunu tasdik eder. Bunun üzerine, Maraşlılar toplu olarak Kaleye hücum ederler.
Cami avlusunda beli bükülmüş bir ihtiyar ‘’Haydin babam, din kavgasıdır bu’’ diyerek halkı teşvik eder.
Kale duvarına tırmanan halk, Fransızların kapattıkları kale kapısını açarlar. Fransızlar bu mahşeri kalabalık karşısında, çarpışmayı göze alamayarak kalenin arka kapısından kaçarlar. Burçları ilk defa aşan Onbaşı Osman Erşan Türk Bayrağını Kale burcuna diker.
Maraş Halkı bayrak altında Cuma Namazını kıldıktan sonra Hükümet Konağına giderler.
Mutasarrıf Ata Bey’e Fransızların, Türk Bayrağına hiçbir şekilde müdahalesini kabul etmeyeceklerini bildirirler. 29 Kasım 1919 Cumartesi günü halk dükkânlarını açmaz.
Fransız Komutan Andre, tercümanı ile birlikte çarşıya çıkar.
Nakip Caminin önüne geldiklerinde, Aşıkoğlu Hüseyin ile karşılaşırlar.
Ona kendisini tanıtarak bayrak hadisesini hatırlatır. Şöyle der.
Bir bez parçası için, neden bu kadar gürültü yapıldığını, Türk Halkı üzerine top tüfek kullanabileceklerini, Türklerin çoluk çocuğuna zarar geleceğini söyler.
Andrenin bu sözleri üzerine 6, ‘’Bayrak için ölmenin, her Türk’ün görevi olduğunu, onu göremeden yaşayamayacaklarını, top tüfek kullanılması halinde ise, Türklerin evvela kendi çocuklarını öldürüp, sonradan şehri ateşe vereceklerini söyler.
Daha sonra; ‘’Maraş bize mezar olamadan, Düşmana gülzar olamaz.’’ diyerek tarihi sözleri söyler.
Bu sözler üzerine diyecek söz bulamayan Andre, oradan uzaklaşır.
Maraşta yaşanan bu bayrak olayı, bir kez daha bizlere, bayrağın, cumanın, caminin ve hürriyetin bütünleştiğini göstermiştir.
Bu değerlere olan ölümüne bağlılık sonucunda Maraş Halkı tek bir yürek olmuş, milli ve manevi idrak sonucu, Maraş, Fransız işgalinden kurtarılmıştır.
Fransızlar, şehri 11 Şubat 1920 de boşaltarak, İslahiye yolunda Kuva-yı Milliye’nin saldırısına uğrayıp 200 kayıp vermiştir.
Bu direniş destanı ile bizlere muhteşem bir miras bırakan, Ecdadımızın ruhları şad olsun.
Günay EMİROĞLU