fatmagultanis @ gmail.com

Empati, insanları bir aradüa tutan, ilişkileri güçlendiren ve toplumu iyileştiren bir bağdır.

Ancak son yıllarda, dijital dünyanın yükselmesi ve hızlı yaşam temposu, empati eksikliğine neden olmuş ve bu da insanlar arasındaki ilişkilerde derin kırılmalara yol açmıştır.

Teknolojinin aşırı kullanımı, bireyselleşme ve sosyal medyanın etkisi, insanları yüz yüze iletişimden uzaklaştırırken daha az empatik bir tutum geliştirmelerine sebep olmuştur.

Hepimizin gün içinde karşılaştığı, bazen fark etmediğimiz, bazen de unuttuğumuz bir şey var:

Empati, belki de hepimizin aradığı o derin bağdır, insan olmanın en özel hali.

Ama günümüzün hızla geçen zamanında, dijital dünyanın o karmaşık köşelerinde, bazen bu değerli duyguyu kaybedebiliyoruz.

Çoğumuz, birbirimizi anlamak yerine sadece kendimize odaklanıp geçiyoruz.

Şimdi bir durup biraz düşünelim.. Çevrende seni gerçekten anlayan, hislerine, duygularına saygı duyan insanların varlığına inanıyormusun Sosyal medya, çok hızlı bir şekilde insanları birbirine bağlasa da, gerçekte derin anlamlı ilişkiler kurmayı zorlaştırıyor.

Takipçi sayıları, beğeniler ve paylaşımlar arasına sıkışmış bu dünyada, kimse gerçekten "nasılsın?" diye sormuyor.

Bu, aslında sadece bir iletişim eksikliği değil, bir empati eksikliğidir.

Empati eksikliği, sadece bireysel ilişkilerde değil, toplumsal düzeyde de büyük bir sorun haline gelmiştir.

Peygamber Efendimiz'in 'Sizden biriniz kendisi için sevip istediği şeyi, din kardeşi için de sevip istemedikçe kamil iman etmiş sayılmaz' hadisindeki gibi, gerçek sevgi ve anlayış, başkalarını da düşünmeyi gerektirir. Empatiyi geliştirmek, ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde kurmamızı ve toplumda daha anlayışlı, huzurlu ve mutlu bir ortam yaratmamızı sağlar. Kendimizi sürekli olarak koruma altına alıp, başkalarının hislerine duyarsız kalırız. Bu, ilişkilerde güveni yok eder.İşte bu yüzden, bazen insanlar, kendi sınırlarını çok iyi belirlerken, başkalarının sınırlarını ihlal edebiliyor, duygularına ya da özel alanına saygı göstermeyebiliyor.

Kimse kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmak istemez, değil mi?

Fakat İnsanlar kendilerine yapılmasını istemedikleri bir şeyi başkalarına yapmaya eğilimli olabiliyor.

Bu, empati eksikliğinden ve bencillikten kaynaklanmaktadır.

Bu durum, hem toplumsal ilişkilerde hem de bireysel yaşamda derin kırılmalara yol açabilmektedir.

Empatiyi yeteneğimizi kaybetmek, sadece bir insanı anlamamaktan öte, tüm insanlıkla olan bağımızı zayıflatmak demektir aslında. Empati hayatımıza aldığımızda, dünyamızı daha anlayışlı, huzurlu ve mutlu bir yer haline getirebiliriz. Empati, bir kişinin acısını görmek, onun gözlerinde kaybolmuş o kırıklığı fark etmek, bazen sadece bir "nasılsın? İyimi sin " sorusu olabilir .Küçük bir dokunuş, büyük farklar yaratabilir. Senin hislerin ne kadar değerliyse, başkasının da hisleri o kadar değerli. Kendine gösterdiğin o anlayışı, başkalarına da gösterdiğinde, dünyada fark yaratan bir şeyler yapıyorsun demektir. Ve işte bu, gerçekten insan olmanın gücü, insan olmanın farkıdır. Farkındalığını fark etmedir. Empati sadece başkalarını anlamak değil, aynı zamanda kendimizi de anlamaktır. İnsanlar arasındaki en değerli bağları oluşturmanın yolu, gerçekten birbirimizi dinlemekte, hissetmekte ve anlamakta gizlidir. Belki de bir gün, biraz daha dikkatli ve duyarlı olduğumuzda, dünyamızın nasıl daha güzel bir yer olacağını fark edeceğiz.

Çünkü gerçekten empati kurduğumuzda, kalpten bağ kurduğumuzda, insanlar arasındaki mesafeler yok olur.

Sevgiyi ve empatiyi hayatımıza entegre ettiğimizde, dünya çok daha güzel bir yer haline gelir.

Kendinize ve başkalarına bu fırsatı verdiğinizde, hem içsel huzurunuzu hem de etrafınızdaki insanların mutluluğunu keşfedeceksiniz.

Empatiyle kalın, sevgiyle kalın.

FATMAGÜL TANIŞ