Oruç Olmak Aç Olmak Değildir.
Ramazan Ayı’nın rahmeti ve bereketinin tüm bedenimizi ve benliğimizi sarması duamla yazıma başlamak istiyorum.
Ramazan günlerinin güzel yanlarından biri de bedenin aç bırakılması değil ruhsal ve zihinsel arınmaya imkân vermesidir.
Evet, oruçluyken midemiz boş kalır, açlık duygusu baskın gelir.
Her tada ve kokuya hassasiyetimiz artar ki bu oruç ibadetinin fiziki bir etkisidir.
Buraya kadar bedenimizle ilgili kontrolün elimizde olmasıyla ilgili etkileridir.
Ama oruç sadece bedenle ilgili bir ibadet değil daha çok ruhumuzu dinlendiren, duygularımızı kontrol etmemize yardımcı da olan bir ibadettir.
Yani oruç̧, sadece bedeni yemeden içmeden alıkoymak değildir.
Oruç bir bütün olarak her uzvun orucuyla kâmil bir ibadet olur.
Örneğin Midenin orucu, yememek ise dilin orucu dedikodu, yalan, kötü söz, gıybetten uzak durmaktır.
Dilin orucu miden orucundan daha zordur. Dilini tutmak, insanların hayatlarını araştırmamak, dedikodudan uzak durmak, ya hayır konuşmak ya da susmak…
Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmamak da yarı bir davranış orucudur.
Belki de oruçların en güzeli dil orucudur. Diline sahip olmayanın midesine sahip olması sadece aç kalmaktan ibaret.
“Ben oruçluyum” diyerek kötü davranışlara karşılık vermemek, kalp kurmamak, yalan söylememek, tecessüs yapmamak yani başkalarının hayatını araştırmamak, arkasından duyduğunda hoşuna girmeyecek sözler söylememek, laf taşımamak, gıybetini yapmamak, dedikodu yapmamak orucu oruç yapan davranışlardır.
Oruç kristal bir ziynet ise olurbu tür davranışlar onun kırılmasına, zarar görmesine, zedelenmesine yol açar ki eğer bu zararlı tutum ve davranışları bilmemize rağmen bunları terk etmekte direniyorsak ciddi eksikliklerimiz var demektir.
Bu eksikliklerin farkında olmak ise İnsan-ı Kâmil olma yolunda ilk adımları atmış olmak demektir.
Belki de Ramazan Ayı senenin geriye kalan 11 ayının kemâlat provasıdır, okuludur. Öyleyse bazı ilkeleri kendi kendimize tekrar edip bunları davranış haline gelinceye kadar tecrübe etmemiz gerekir: -
Kendi dilinle, başkalarının hayatına zarar verme. - Kimseye kötü söz söyleme. -
Dedikodu yapma - Yargılamadan önce düşün. - Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma Değerli kardeşim, elbette tek başına bilmek yeterli olmaz o bilgiyi idrak etmek de gerekir.
Dilden dökülenler düşüncenin aynasıdır. Dilinden süzülen her hecenin hesabının sorulacağı gün gelmeden kendimizi hesaba çekmemiz gerekir.
Orucun derin anlamını kavramak, Ramazan günlerinde elimize, dilimize, gözümüze sahip olmak oruç ibadetinin muhafızı olmak çok önemli.
Allah buyurur ki; "Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın." (Hucurât sûresi, 12). Mü'minler arası ilişkilerde dikkate alınması gerekli kurallar arasında, insanların ayıp ve kusurlarının araştırılmaması, gizli kalmış şeylerin peşine düşülmemesi, gereksiz bir dedektif merakı ve eğilimi gösterilmemesi, röntgencilik ve casusluk yapılmaması da yer almaktadır.
İnsanların gizli kusur ve ayıplarının araştırılmasına, aşırı ve hatta gereksiz merak anlamında tecessüs denilmektedir.
Her ne kadar hadis metinlerinde, önemine işaret için ayrıca tahassüs kelimesiyle ifade edilmişse de gizli konuşmaların dinlenmesi, tecessüse dâhildir.
Her ikisi de haramdır. "Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir." (Ahzâb sûresi, 58).
Çünkü tecessüs zannı çoğaltır ve kardeşin için sui zanda bulunmanın yolunu açar Hiç kimse gizli hallerinin izlenmesinden, gizli konuşmalarının dinlenmesinden hoşnut olmaz. Aksine sıkılır, üzüntü duyar.
Böyle bir durumla karşılaşmak herkes gibi mü'min erkek ve kadınları da son derece rahatsız eder.
Yani kendileri açığa vurmadıkça müslümanların gizli hallerini ve gizli konuşmalarını izlemeye kalkmak (tecessüs ve tehassüs), yapmadıkları bir şeyden dolayı onlara eziyet etmek, onları incitmek demektir.
Bunun anlamı da bu âyet-i kerîmede "iftirâ ve açık bir günah yüklenmek" olarak belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu kadar açık ve net yasaklanmışken böyle bir tutum içerisinde olmak manen kirlenmenin yolunu açmaktır.
Bu davranışlarla imsak ve iftar arasında yaşamak sadece aç kalmaktır. Yani Oruç tek başına bizi arındırmaz.
Bütün uzuvlarla yerine getirilmesi gereken ibadeti, dilin ve kalbin orucunu bozar. Başkalarının özel hayatına saygı duymak, kendi özel hayatına ve kişiliğine de saygıdır.
Kendi iç dünyamızla meşgul olup kendi eksikliklerimizle meşgul olmak, tefekkür ederek fitne uyandırmaktan kaçınmak, oruç ibadetini kötü alışkanlıklarımızı terk etmemize yardımcı olacak bir fırsat olarak değerlendirmek,
ibadetin şuuruna ermek gibi yolcukta bulunmak hakiki oruç ibadetinin göstergesidir.
Oruç hastalıklara şifadır: Gıybet bir hastalıktır ve tedavisi diline sahip olmaktır.
Bir başkasının özel hayatını araştırmak, onun mahrem bilgilerini öğrenmeye çalışmak hastalıktır.
Tedavisi kendi iç dünyasına odaklanmaktır. Bu Ramazan ayında, Allah’tan: Mmahremiyete saygıyı, kendi dünyamıza yönelip iç yolculuğumuza odaklanmayı, bizi kötülükten arındırırken dilimizi, gözümüzü, kalbimizi Ramazan’ın rahmetinden bereketinden nasiplenmeyi nasip etmesini diliyorum.
Gıybet hastalığından kurtulmuş, başkalarının özel hayatına saygı duymayı öğrenmiş, tecessüs hastalığından kurtulmuş olarak tamamlamayı nasip etmesini niyaz ediyorum.
Dilimizin, gözümüzün, gönlümüzün rahmetle arındığı, bereketinden maddi ve manevi istifade edildiği günlerin idrakine varmış olma ve farkındalığımızın artmış olmasını nasip etmesini diliyorum. Sevgiyle kalın, ihlasla yaşayın.
Fatmagül TANIŞ