UNUTULAN DEĞERLERİMİZ Mİ İNSANLIĞIMIZ MI?
Zaman, kendi akışında her zaman ki gibi ilerliyor.
Güneş doğuyor, batıyor; mevsimler değişiyor; yıllar birbirini kovalıyor.
Ancak içinde yaşadığımız dünya, aynı kalan zamanın aksine her geçen gün başka bir şekle bürünüyor.
Şöyle bir düşündüğümüzde değişen ne zaman ne de onun getirdikleri.
Asıl değişen bizim bakış açımız, değerlerimiz ve insan olma halimizdir.
Eskiden bir selamın, bir tebessümün, bir dostun omzuna dokunmanın taşıdığı anlam, bu gün ekranların soğuk ışığında kaybolmuştur.
Teknoloji ilerledikçe iletişim kolaylaştı ama insanlar arasında duvarlar büyüdü.
Bir zamanlar dost meclislerinde uzun uzun edilen sohbetler, yerini kısa mesajlara ve emojiyle ifade edilen duygulara bıraktı. Değerlerimiz ise menfaat yönüne döndü.
Bir zamanlar saygı, dürüstlük ve samimiyet bir insanın kimliğini belirlerken, şimdi başarı, güç ve dış görünüş bu tanımlamayı üstlenmiş durumda.
Özellikle aile bağları: yoğun yaşam temposu ve bireyselleşmenin artmasıyla, aile üyeleri arasındaki iletişim bağları zayıflayarak yok olmaya yüz tutmuştur.
Önemli değerlerimiz olan komşuluk ilişkileri ve misafirperverlik ve birçok değerlerimiz, modern hayatın koşturmacası içinde, bir an olsun özümüze dönüp hatırlamayı unuttuk.
Peki ya insanlar? İnsanlar değişti mi gerçekten? Belki de değişen sadece maskelerimizdir.
İçimizde hep aynı insanı duygular var, ama onları ifade ediş biçimimiz bambaşka.
Daha az güveniyor, daha çabuk vazgeçiyor ve daha yüzeysel yaşıyoruz.
Oysa insanın özünde sevgi, empati ve paylaşma duygusu vardır. Bu değerler kaybolmaz yalnızca üzeri örtülür.
Şimdi geriye yaslanıp eski değerleri sıcaklıkları hatırlama zamanıdır.
Çünkü zaman aynı, dünya aynı, değişen insandır. Ve bunu değiştirmekte insanların elindedir.
Belki de asıl sorun, bu iki kavramın birbirine bağlı olmasıdır.
Değerlerimizi unuttuğumuzda, insanlığımız da zayıflıyor. Bu değerleri hatırlama ve yeniden sahiplene bilmekte yine bizim elimizdedir.
İnsan değerlerini güçlendirebilir. Bu da bireysel ve toplumsal bir çaba gerektirmektedir.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Hangi değerlerin kaybolduğunu veya zayıfladığını düşünüyorsunuz? “ Ne dersiniz?
Belki de hayata küçük bir tebessümle yeniden başlamalıyız…”